“Bu anılarda, hayatımın çeşitli dönemleri iç içe yer alıyor. Halim yerindeyken sefalet yıllarımdan söz ettiğim oldu, sıkıntılı günlerimde mutluluklarımdan bahsettim. Gençlik yıllarım yaşlılık yıllarıma karıştı. Tecrübe dolu yıllarımın ciddiyeti ile arayış yıllarımın maceraları birbirini dengeledi belki. Şafaktan guruba hayat güneşimin huzmeleri birbirine karıştı çoğu kez. Bütün bunlar eserime bir tür karışıklık getirdi belki ama bir tür de tanımlanamayacak bütünlük kazandırdı. Beşiğimde mezarımdan, mezarımda beşiğimden bir şeyler var bu anılarda…”

“Neden bu Jurnal’e devam ediyorum? Devam ediyorum çünkü o benim kendimle diyaloğum, çevrem, dostum, sırdaşım. Tesellim aynı zamanda. Hafızam, yankım. Acılarımı da paylaşıyor. Jurnalim kişisel deneyimlerimin deposu, psikolojik güzergahım, düşüncelerimin paslanmasına karşı bir önlem. Yaşama bahanem, neredeyse benden sonrakilere bırakacağım tek yararlı şey…”

“Artık jurnal tutmuyorsam, yazılacak mektuplardan kaçıyorsam, heyecanımı kaybetmişim demektir, o zaman sadece duymak istediğim heyecanları ya da başkalarınınkileri yaşıyorumdur… İyi günlerimde çoğalıyor heyecanlarım, bütün benliğimi saran güçlü bir titreşime, sinirlerimi ve zihnimi harekete geçiren bir coşkuya dönüşüyor, onları istediğim gibi yönlendirebiliyorum. Ya hüzün oluyor bu heyecanlar ya neşe. Kendimi, duruma göre, neşeli bir scherzo ya da melankolik bir andante çalmaya akort edilmiş bir arp gibi hissediyorum. Bu da yaratabilmek için gerekli mükemmel bir ruh haleti…”
